Metaverse nedir ile başlayalım
Metaverse yani bir çeşit sanal gerçeklik. Ama bu hep fütüristik eserlerde önümüze çıkarılan türde bir sanal gerçeklik. Katman katman bu kavramı açıklamak ve sonuçta neler olabileceğine ilişkin varsayımlarda bulunacağız bu yazıda. İnternetten sonraki, belki internetin bir üst versiyonu olarak nitelendirebiliriz Metaverse’ü. Burada şöyle bir ifade kullanabiliriz; metaverse iki boyutlu olarak betimleyebileceğimiz internet kullanımını ya da sanal deneyimleri üç boyutlu bir noktaya taşımayı vaadeden bir kaynak. Hatta biraz Google araştırması yapınca karşınıza çıkan açıklamalardan birinde Metaverse kelimesinin Neal Stephenson adlı yazarın Snow Crash adlı romanında kullanıldığı ortaya çıkmış. Buradan da aslında yine internetin başlarında yalnızca fikir olarak eserlerde yer bulan terimlerin ileride çıkan teknolojilerde kendine sırasıyla yer bulacağını söyleyebiliriz. Bir nevi geçmişe göz kırpma hareketi gibi düşünebilirsiniz.
Metaverse’e dönecek olursak, bu oluşumun kullanıcılar arasında da popülaritesi gün geçtikçe artmakta. Zaten biraz dikkatli olanlarınız hemen fark etmiştir Metaverse söylemleri arttıktan sonra Facebook marka adı Meta olarak değişti. Bunun sebebi olarak da işlerin daha kapsamlı bir yere doğru gidiyor olması gösterildi. Sahiden de işler epey kapsamlı bir yerlere doğru gidiyor.
Metaverse’ün vaadlerinden biri ne olabilir sizce? Durun hemen söylüyorum. Kamusal alanı sanal gerçekliğe taşımak! Evet, doğru duydunuz. Gerçek yaşamı, gerçek mekanları sanalda kurgulamaktan bahsediliyor. Şimdilerde duyulmuş olması muhtemel bazı söylemleri örnek gösterebiliriz:
‘‘Metaverse’ten arsa aldım.’’
‘‘Metaverse’te ilk konserimi verdim.’’
‘‘Metaverse’e 200.000 TL yatırım yaptım.’’
Hani bazen büyüklerimiz bize kızar ya, neden bilgisayar oyunundaki karakterin eldivenine o kadar para ödedin? Gerçek bile değil!
Sana kötü bir haberim var… Artık ekipmanlarla desteklenen artırılmış bir gerçeklik söz konusu ve evet eskiden yalnızca oyundaki avatarıma eldiven alırdım, şimdilerde kripto para ve yatırım da işin içinde. Yani epey büyük bir piyasa olması öngörülen bir dünya söz konusu. Kafanı daha da karıştırmadan bir örnek vermek istiyorum.
Diyelim ki senelerce çalıştın ve birikim yaptın. O birikimle kendine İstanbul Kadıköy’den bir arsa aldın. Burada yapılan işlemler sırasıyla şöyle olmuştur muhtemelen; Bir arsa buldun, emlakçıyla görüştün, parasını vermeden önce notere gittin, tapuyu alırken de parayı ödedin ve artık o arsa senin şahsına ait. İşte tam bu noktada bir paralellik kurabiliriz. Metaverse de aynen buna benzer süreçler izliyor. Sanal bir para cüzdanın ve burada coin’lerin oluyor. Ardından arsayı satın almak istediğin yere karar veriyorsun ve bu internet sitesinden gerekli prosedürleri izleyerek ödeme yapıyorsun. Ta da! Artık sanal dünyada, sanal parayla satın alınmış bir arazin var. Çok pahalıdır kesin diye düşünüyorsan hemen bir parantez açayım, hayır çok pahalı değil. Elbette gerçek dünyada olduğu kendi içinde bir bütçe farkı var ancak bir örnek vermek gerekirse bazı arsalar için binlerce coin gerekirken örneğin İstanbul’un daha düşük sosyoekonomik düzeye sahip bir semtinden 125 Tl’ye arsa almak da mümkün.
Bu noktada işlerin sadece arsa alım-satımıyla sınırlı kalmayacağının mesajları da çoktan verilmeye başlandı diyebiliriz. Çok takipçili YouTube hesaplarından bazıları Metaverse’ten yayınlar yapmaya başladı, 2020 yılında Travis Scott adlı rapçi ilk konserini düzenledi. Hani filmlerde görürüz ya kahramanımız bir gözlük takar ve başka bir gerçeklikte deneyimler yaşar. Tam da bunun yaşanacağı bir evren. Sinemaya gitmek, konsere katılmak ve benzeri sosyal aktiviteler için fiziksel olarak yerinizden bile kıpırdamadan tüm bunları deneyimleyebileceğinizi söylesem kulağınıza nasıl gelir? Biliyorum, biliyorum, gerçekte bunları yapmak varken niye sanal olanı tercih edeyim diye düşünüyor olabilirsiniz. Ancak bu geleceğe ilişkin öngörülen bir sistem, nedenleri de çağın kendi gerekliliklerine göre şekillenecek. Belki şöyle düşünebilirsiniz; pandemi başladığından beri kendi evlerimizden çıkmadan diğer insanlarla iletişimde kalmanın nasıl bir şey olduğunu belki de en yoğun haliyle deneyimliyoruz. Kimimiz için tekrar normale dönmek ve eskisi gibi yüz yüze görüşmek en doğrusuyken, kimimiz için de evimizin konforundayken başka yerlere erişime sahip olmak yeni bir doğru haline geldi. Bu yalnızca sanal diyerek konuyu bir tarafa ötelemeden önce şöyle düşünün; eskiler için görüntülü konuşma yapmak da ütopikti, başka bir ülkede seminer yapılacaksa uçak bileti bakılmaya başlanırdı. Artık tüm bunlara büyük oranda gerek olmadığını, sanal denilen unsurların nasıl da hayatımızda büyük bir alan kaplamaya başladığını, eski normallerimizin dönüştüğünü biliyoruz.